Gerçek HAKK anlayışının değerlerini önemseyen, ilim, irfan, erdem faziletlerini, Kadim Türk Devlet, vatan, millet, bayrak, bağımsızlık şuur ve sevgisini, bütün yaratılmışa karşı şefkat, merhamet ve hoşgörü bilincinde, çalışkan, nitelikli, uyumlu insanların yetişmesini önceleyen, inanç bağı, soy bağı, dil bağı, kültür bağı ile birbirine bağlı toplum, millet ve devletleri bir araya getirme; huzur, barış ve refah içinde yaşama ülküsünü bünyesinde barındıran, yaşayan, koruyan ve gelecek nesillere aktarmak için kurulmuş planlı, programlı, hiyerarşik yapıya denir.
İnsanoğlu kendisi için çok önemli olan ateşin sönmemesi, bilinçli ve şuurlu olarak devam etmesi ve sonraki nesillere aktarılabilmesi için ocaklar yaptı. Buradaki ocak sadece içinde ateş olan fiziki bir yapı değil, aynı zamanda hazreti insan olma sırrını içinde barındıran ilahi aşk kaynağının evi oldu. Kadim Türk geleneğinde ocağa yüklenen misyon; bireysel olarak kula kul olmamanın, yaratılmışa şevkat, merhamet ve hoşgörünün, nefse esir düşmemenin, millet olarak bağımsızlığın, devlet olarak bekanın, yeryüzünde ilah-i kelimetullahı gerçekleştirmenin, sırlarını barındıran kubbe-i makamın kalbi olmuştur.
Hz. Ademle başlayan bu sırr-ı seyir, Aslan Babanın Ocağından, Pir-i Türkistani Ahmet Yesevi Hz. lerinin bahçesinden, Hacı Bektaş-ı Velinin, Mevlana’nın, Hacı Bayram Velinin, Hacı Şaban Velinin gönüllerinden, Beka erenlerinin dualarından, Yunus Emre’nin dillinden, Türk Milletinin gönlüne dökülen bu şuurlu ateş, Atatürk’ün elinde meşale olup, istiklal marşına ‘Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son OCAK’’ la Türk İslam dünyasını ve tüm dünyayı aydınlatacak, ocağın kurulduğunun işaret fişeği olmuştur.